5 Mart 2012 Pazartesi

80'li Yılların Büyülü Şarkıları, Vol-1


çiçek çocuklar, 60’lı yıllar hep söylenir durur... ya bizim yıllarımız, yani çocukluk ve gençliğimizi yaşadığımız o 80’li yıllar n’olacak? onca anı, onca şarkı, darbe, bol paça pantolonlar ve çikolata renkli şarkıcıları kim anlatacak?


elbette bulunur biri... belki de sevgili pelin ve ben deniz murat doğan’dır...

tanita tikaram’dı-twist in my sobreity
bandırma şirin mi şirin bir kıyı şehri ve ben hala misafir sayılırım şehirde çünkü geleli en fazla 3 ay olmuş, daha oraya ısınamamış, sık sık ankaraya gidiyorrum, ne zaman ki bir sevgilim oldu işte o zaman oralı olmaya başladım.

acar köşe diye bir yer var, şehrin tam orta yerinde, arkadaşlarla orada buluşuyoruz kızlara laf atıyoruz, arkalarından gidiyoruz, vitrinlere bakıyoruz... bir ayakkabıcı var ki ankara da bile öylesine sosyetik bir ayakkabı dükkanı görmemiştim. dışardaki vitrine sadece birkaç pabuç koymuş olmasına rağmen güzllikleri ve kaliteleri kendini hemen belli ediyordu. biraz çekinerek içeriye girdim ve baktığımda birden beni büyüledi ortam. güzel güzel pabuçlar sakin sakin beni al der gibi duruyorken onların sağından solundan da minik çiçekler rengarenk bir hava katıyordu. ambiyansa asıl ağırlık veren ise: tanita tikaram’dı..

melike demirağ - arkadaş
bizim zamanımızda renault brodwayler yeni çıkmıştı... arkadaşın ablası istanbul dan gelmişti ve evet bu fırsat cidden kaçmazdı doluştuk alabildiğince, sonra şehri turlamaya başladık; o kadar ki şuan anımsayamadığım arkadaşlarım bile arabada vardı. hemen hepimiz üst üste olsak bile bu araba ile gezmek zevkimize asla gölge düşürmüyordu. birden radyoda bir şarkı çalmaya başladı...
Bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş
.. hepimiz sus-pus olmuş ilk kez duyduğumuz bu yeni şarkıyı dinliyorduk.. şarkının en sonunda hemen hepimiz ağlamaya başlamıştık; yüreklerimizde dostluğun vermiş olduğu sıcaklığı hissetmiştik .. o güveni .. ve dostluğun anlamını...

yeni türkü - olmasa mektubun
ingilizce olmazsa olmaz bir dilse biz de ingilizcemizi geliştirmek için uzaklardan mektup arkadaşları bulurduk. çeşitli yollardan adresler bulan arkadaşlarımızdan yalvar yakar bu adresleri isteyip, beğendiğimiz her hangi birine ingilizce mektuplar yazardık. ama o kadar azdı ki dilimiz elimizde sözlükler o neydi bu neydi derken, nihayet evet evet başarmıştık.. hemen hepimizin artık mektup arkadaşı olmuştu.. ilk mektubuma karşılığı yaklaşık 1 ay sonra almıştım. avusturyadan bir arkadaş edinmiştim hemen ona cevap yazmam lazımdı ama ne yazık ki mektupta yazanları anlamam neredeyse imkansızdı .. ne yaptım ne ettim bunu başardım ardından da tekrar yolladım... aylar geçti mektubuma cevap alamadım bunun sebebini de asla bilemedim ama o kadar çok üzülmüştüm ki yeni türkü ne zaman “olmasa mektubun” dese çocukluğuma doğru bir yol uzanır gider ...

özdemir erdoğan - ikinci bahar
o zamanlar daha birinci baharını yaşayan ben deniz, bu şarkının farkına ancak yıllar sonra varabildi. hayat aktı, geldi geçti ve dönüp arkamıza baktığımızda gördüğümüz onca şeyden sonra umut fakirin ekmeği misali bir ikinci bahar beklentisi hayal ediyor. bahar nasıl içimizde kuş fısıltılarını açığa çıkartıyorsa bu şarkı da sevdanın ayak seslerinin haberini veriyor... sanki...

ajda pekkan - kimler geldi
kendini bugüne kadar hep korumuş ve hep bir numara olmayı başarmış ajda pekkan o günlerde de yine en çok konuşulan, en çok dinlenen ve en çok seyredilen kadındı. biz onu beğeniyorduk ama ne yazık ki o kendini beğenmiyormuş ki dokundurmadığı yeri kalmadı. her seferinde biraz daha gerdirdi her seferinde biraz daha değişti ve en sonunda 30 yıl önceki ajda pekkandan geriye bi bu şarkı kaldı...

mfö - güllerin içinden
denizi 15 yaşında görmüş biri olarak ucu bucağı olmayan o suları görünce etkilenmemek mümkün mü? ama gördüğüm deniz marmara denizi, sığ, yeşilimsi ve deniz anası dolu.. ne doğru dürüs bir sahili var ne de kumu.. oysa egeden akdenize giderken bodrumun o turkuaz rengi denizinin beni kendine hayran bırakacağını hiç tatmin dahi edemezdim.. bir ilkbahar günü bodruma doğru yol alırken radyoda çalan güllerin içinden şarkısına bütün çiçekler eşlik ediyordu. sadece bir gece kalabildiğim bodrumda sabah uyandığımda penceremden gördüğüm turkuaz mavisi deniz ve bu şarkı benim 1985 yılıma damgasını vurmuştu...

barış manço - alla beni pulla beni
biz onunla büyüdük, her taktığı şeyi ilgiyle izlerdim ama pırasa ıspanak maydanoz laflarını hiç dinlemez hiç de yemezdim bugün de olduğu gibi. yeni çıkarttığı kasetten bahsediyordu herkes, adem oğlu kızgın fırın havva kızı mercimek.. ben ise hiç de sevmemiştim o şarkıyı, beni Deniz Tüneyin o muhteşem vokali cezbetmişti, o “al koynuna yar” dedikçe benim de her seferinde içim içime sığmıyordu. daha sonra radyolar da farketmiş olacak ki bu şarkı bir numaraya yükseldi ve uzun süre de listelerden aşağı inmedi...

cem karaca - ceviz ağacı
gerek darbeden önce gerekse sonrasında hep müzikle ve şiirle içiçe olan biz gençlerin idolleri arasında hep nazım hikmet olmuştur. okuyup sevdalanmış, dinleyip hüzünlenmişizdir. şiirlerini pek çok kişi besteledi ama cem karaca almanyadan döndükten sonra çıkarttığı albümde ceviz ağacı şarkısı hiç dilimizden eksik olmadı. nazım hikmet hayatının büyük bir kısmını kaçak bir şekilde yaşamıştır. hakkında tutuklama kararı çıktığı halde şu bizim meşhur gülhane parkında sevgilisi münevverle buluşurlar, polisi gören nazım kaçacak yer bulamayınca oradaki ceviz ağaçlarından birine tırmanır ve ilginçtir ki polis onu farketmez geçer gider. ondan sonra da “ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında, ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında” olarak nazımın dizelerine geçer...

madonna - like a virgin
şu anda moda mıdır bilmem bir zamanlar biz sevdiğimiz artislerin ve şarkıcıların boy boy afişlerini odalarımıza hatta biraz açık saçık olanlarını da laf işitmeyelim diye dolaplarımızın içlerine asardık. benim odamda tek bir kişinin fotoğrafları vardı. Madonna... amerika ve avrupada çıkan albümlerden ancak bir kaç ay hatta bir sene sonra haberimiz olurdu eğer şanslıysak radyolardan dinleyebilirdik. elbette sezen cumhur önal ve erhan konuk’un programlarında izleyebilirsek de balla kaymak olurdu... madonnanın ikinci albümü olmasına rağmen “like a virgin” şarkısı bütün dünyada çok sevildi ve hala da dünya sıralamasında ilk 100 şarkı arasında yer almaktadır.. 7 haziranda madonnayı istanbulda görmek muazzam olacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder